Gelişimsel Dil Bozukluklarında Dil Terapisi

Çocuklarla yürütülen dil terapileri temelde iki ana gruba ayrılır: yetişkin liderliğinde sürdürülen davranışçı prensipleri temel alan yaklaşımlar ve çocuğun ilgisini takip eden oyun temelli yaklaşımlar. Her iki yaklaşım ayrı ayrı uygulanabileceği gibi çocuğun ihtiyaçları gereğince karma bir yaklaşım da tercih edilebilir.

Dil ve konuşma terapisinin en önemli aşaması değerlendirme sürecidir. Bu süreçte çocuğun tüm öyküsü dikkatli bir şekilde alınır, mevcut koşullarının dilsel gelişimine etki edebilecek yönleri incelenir ve fiziki muayenesi yapılır. Bu nedenle çocuğa bakım sağlayan tüm yetişkinlerin (anne, baba, anneanne, babaanne, bakıcı, vb.) değerlendirme sürecine katılım sağlaması dil ve konuşma terapistinin çocuk hakkında en doğru karara varmabilmesi için gereklidir. Değerlendirme genellikle bir seans içinde tamamlanmakla birlikte bazı durumlarda daha fazla seans gerektirebilir.

Değerlendirme sürecinin tamamlamasını takiben belirlenen ihtiyaçlar doğrultusunda terapi planı çıkarılır. Terapi deseni belirlenirken hem becerilerin gelişimsel sırası hem de çocuğun öznel koşulları göz önünde bulundurulur. Bir kural arz etmemekle birlikte dil terapileri genellikle haftada 2-3 gün birer seans şeklinde yürütülür. Bazı durumlarda, örneğin dil terapisine ek olarak özel eğitime de katılım sağlanması gerekiyorsa, seans sayıları artış gösterebilir.

Dil ve terapisinin başarısını belirleyen en önemli değişken ailenin sürece ne kadar katılım sağladığıdır. Unutulmamalıdır ki dil, en iyi doğal ortamlarda öğrenilir. Bu nedenle terapi seanslarında edinilen becerilerin çocuğun doğal ortamında pekiştirilmesi çok önemlidir.

Edinilmiş Dil Bozukluklarında (Afazi) Dil Terapisi

Afazi sorunu olan vaka grubunun büyük çoğunluğunu yaşlı bireyler oluşturmaktadır. Kendi başına yeterince büyük bir problem olan iletişim sorununa ek olarak genelikle hareketliliklerini kısıtlayan motor problemleri ve depresyon gibi psikiyatrik sorunları da olduğu için dil ve konuşma terapistlerinin kişiye yardım sağlayan diğer uzmanlarla (nörolog, psikiyatrist, fizyoterapist, vb.) işbirliği içinde çalışması gerekmektedir.

Afaziye genellikle eşlik eden depresyon bireyin terapi süreceine katılımını son derece olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Bu nedenle bakımından sorumlu yakınlarına büyük görevler düşmektedir.

Afazi söz konusu olduğunda seans sıklıkları kişinin hareketlilik durumuna, dilsel probleminin derinliğine, dizartrisi olup olmadığına göre değişkenlik gösteririr. Ancak haftada bir günden düşük sıklıktaki seanslar olumlu neticeler vermekten uzaktır.

Sesletim (Artikülasyon) Bozukluğu Terapisi

Sesletim terapisinde öncelikle standardize testler uygulanarak ve gözlem yoluyla bireyin hata örüntüleri belirlenir. Değerlendirme sürecinin çok önemli bir basamağı fiziki muayene ile işitme testi uygulamasıdır. Bunların değerlendirilmesini takiben seslerin gelişimsel edinim sıralaması ve çocuğun ihtiyaçları doğrultusunda, eksik olan sesler izole üretim, hecede üretim, sözcükte üretim ve cümlede üretim aşamaları takip edilerek edindirilir.

Seans sıklıkları genellikle haftada 1-2 gün birer seans şeklindedir.

Ev çalışmalarının önemi son derece büyüktür. Bu nedenle çocuğun yakın çevresinin terapi sürecine etkin katılımı terapinin başarısı üzerinde önemli bir rol oynamaktadır.

Kekemelik Terapisi

Kekemelik terapisinde dünya genelinde uygulanan iki ana yaklaşım vardır: akıcılığın şekilllendirilmesi ve kekemeliğin modifikasyonu.

Akıcılığın şekillendirilmesini temel alan terapi yöntemlerinde hedef alternatif bir konuşma biçiminin bireye edindirilmesi yoluyla kekemelik sorunun ortadan kaldırılması veya konuşma üzerindeki etkilerinin en aza indirilmesidir.

Kekemeliğin modifikasyonunu temel alan terapi yöntemlerinde ise birincil hedef kişinin konuşma sorununa yaklaşımını değiştirerek iletişimsel becerilerinin arttırılmasıdır.

Kekemelik doğası gereği karmaşık bir bozukluk olduğu için her iki yaklaşımı da terapi sürecine katan uygulamalar en başarılı sonuçları vermektedir.

Bazı durumlarda konuşma terapisine ek olarak psikolojik/psikiyatrik destek de alınması gerekebilir. Böyle bir durum söz konusu olduğunda yardım sağlayan tüm uzmanların işbirliği içinde çalışması son derece önemlidir.

Okur-yazarlık becerisinin edinilip edinilmemiş olduğu kekemelik terapisinde hangi yöntemlerin kullanılacağı konusunda bir kriterdir. Bu nedenle okul öncesi yaştaki çocuklarla yapılan çalışmalar okuma becerisini edinmiş okul çocukları ile yapılan çalışmalardan farklıdır.

Kekemelik terapisinde ebeveyn katılımı çok önemlidir. Hatta bazı yöntemler, örneğin Lidcombe programı, dil ve konuşma terapistinin yol göstericiliğinde aileler tarafından uygulanmaktadır

 

ETİKETLER:
  • Meltem Şen
  • 23 Haziran 2018
  • 4470 Okunma