• Yaygın Kaygı Bozukluğu’nda temel belirti uzun süren aşırı kaygılı olma halidir. Huzursuzluk, yorgun hissetme, enerji azlığı, dikkatini derslere verememe, düşüncelerini yoğunlaştırmada güçlük ve uyku sorunları da aşırı kaygıya sıklıkla eşlik eder. Çocuk ve ergenler aşırı uyarılmışlık hali içerisinde oldukları için aşırı tepkiler verebilirler.
  • Yaygın kaygı sorunları çocuk ve ergenlerde kendini bedensel belirtilerle gösterebilir. Sık görülen bedensel belirtiler nefes darlığı, göğüste sıkışma hissi, çarpıntı, titreme, terleme, baş ve karın ağrısı, kol ve bacaklarda boşalma hissidir. Bedensel belirtisi olan çocuklarda genellikle ilk başvuru pediatri polikliniklerine yapılmaktadır.
  • Kaygı düzeyi yüksek çocuk ve ergenlerin kişilik yapıları genellikle kuralcı ve mükemmeliyetçidir. Kabul görme, geçmişteki davranışlarının uygunluğu ve gelecekle ilgili gerçekçi olmayan aşırı kaygıları vardır.
  • Yaygın Kaygı Bozukluğu’nun çocuk ve ergenlerde görülme sıklığı %3-5 oranındadır. Çocuk yaşlarında her iki cinsiyette eşit oranlarda görülürken, ergenlik yaşlarında kızlarda daha fazla görülür.
  • Sosyoekonomik düzeyi yüksek ailelerde, ailenin ilk çocuğunda, küçük ailelerin çocuklarında ve beklenti düzeyi yüksek ailelerin çocuklarında daha sık görüldüğü bildirilmektedir.

TEDAVi

  • Yaygın Kaygı Bozukluğu’nun tedavisinde en çok çalışılmış ve en etkin bulunmuş iki yöntem bilişsel davranışçı terapi ve ilaç tedavileridir. Hafif olgularda sadece bilişsel terapi uygulanması önerilmektedir. Orta ve ağır düzeydeki sorunlarda bilişsel davranışçı terapi ile ilaç tedavisinin birlikte uygulanmasıyla daha olumlu sonuçlara ulaşılmaktadır.
  • Küçük yaş gruplarında ilaç kullanımının sınırlı olması ve bilişsel işlevleri yeterince gelişmediği için diğer terapilerin etkinliğinin düşük olması nedeniyle en uygun seçenek oyun terapisidir.
  • Psikodinamik terapinin etkinliği ile ilgili yeterli düzeyde kanıt bulunmamaktadır.
  • Tüm terapi yöntemlerinde ailenin ve çocuğun psikoeğitimi tedavide çok önemli yer tutmaktadır.
ETİKETLER:
  • DOÇ. DR. MUHAMMED AYAZ
  • 2 Şubat 2018
  • 4690 Okunma