• Depresyon çocuk ve ergenlerde sık görülen bir ruhsal bozukluktur. Çocukluk yaşlarında %10, ergenlerde %30-40 oranlarında depresyon görüldüğü bildirilmektedir. Ebeveynlerde depresyon varsa çocuk ve ergenlerde depresyon görülme ihtimali artmaktadır. 
  • Çocukluk yaşlarında her iki cinsiyette benzer oranlarda görülürken, ergenlikte kızlarda daha fazladır. 

 

Çocuk ve ergenlerde depresyonun nedenleri nelerdir? 

Depresyon genetik ve çevresel bir etkileşimle ortaya çıkar ve ailesel kümelenme gösterir. 

 

Depresyon riskini arttıran faktörler: 

  • Ailede depresyon ve bipolar bozukluk varlığı 
  • Kız cinsiyet 
  • Ergenlik/erken ergenlik 
  • Başka ruhsal hastalığın varlığı 
  • Kronik hastalıklar 
  • Nörotik ya da duygusal mizaç, olumsuz düşünce yapısı 
  • Travma ve kayıplar 
  • İhmal ve istismar, zorbalığa maruz kalma 
  • Olumsuz ebeveynlik ve ebeveynlerle çatışmalar 
  • Bilişsel işlevlerin iyi olamaması 
  • Kurum bakımı, evlatlık alınma 
  • Sosyal destek eksikliği 

 

Çocuk ve ergenlerde hangi belirtilerin varlığında depresyondan şüphelenilmelidir? 

  • Üzgün, mutsuz, huzursuz ve çökkün görünüş 
  • Daha önce keyif aldığı durumlar ya da etkinliklerden keyif almama, aktivitelerin sıkıcı olacağı önyargısı 
  • İştahta artma ya da azalma 
  • Uykusuzluk ya da aşırı uyuma 
  • Huzursuzluk ve hareketlilikte azalma 
  • Enerjinin azalması 
  • Değersizlik ya da suçluluk duygularının varlığı, karamsar bakış açısı 
  • Odaklanma sorunları ya da kararsızlık 
  • Özgüveninin az olması 
  • Performansta azalma, düşük motivasyon, başarısızlık korkusu ve sınıfta patlayıcı davranışlar 
  • Olumsuz olayları sıklıkla genelleştirme ve olumsuz sonuçlar çıkarımında bulunma 
  • Davranış sorunları: Kardeşleri ile tartışma, kavga etme veya erişkinlerin arkasından konuşma 
  • Sosyal geri çekilme, yalnızlık hissi 
  • Hayatı anlamsız bulma, kendine zarar verme düşünceleri ya da girişimi 

 

Okul öncesi dönemde sık görülen depresyon belirtileri: Ağlama, mızıldanma, oyuna ve etkinliklere ilgisizlik, eşyalara, kendine ve arkadaşlarına karşı saldırganlık, bedensel kaygılar, ayrılık kaygısının artması, yaşından küçük davranışlar sergileme sıklıkla görülür. 

Okul döneminde sık görülen depresyon belirtileri: Üzgün görünme, ağlama, can sıkıntısı, arkadaşlardan ve sevilen etkinliklerden uzaklaşma, yavaş hareket etme, monoton ve alçak sesle konuşma, işe yaramaz gibi hissetme, okul başarısında düşme, kaygı artışı, baş ağrısı, karın ağrısı ve intihar düşünceleri görülebilir. 

Ergenlik döneminde sık görülen depresyon belirtileri: Can sıkıntısı, huzursuzluk, aşırı yeme, aşırı uyuma, okuldan ve evden kaçma, alkol ve madde kullanımı, davranış sorunları, düşük kendilik değeri, zayıf vücut algısı, yetersiz baş etme becerileri, hezeyanlar, intihar düşünce ve girişimleri görülebilir. 

Çocuk ve Ergenlerde Depresyonu Değerlendirme 

  • Tanı birçok kaynaktan alınan öykü ve ayrıntılı ruhsal değerlendirme ile konulur. Klinik değerlendirme ölçekleri tanı koymada yardımcı olarak kullanılır. Gerekli durumlarda tanıyı desteklemek için psikolojik testler istenebilir. 
  • Depresyonlu çocuk değerlendirilirken eşlik eden ruhsal sorunların, çocuğun ebeveyn ile ilişkisinin, sosyal ve akademik becerilerinin değerlendirilmesi gerekir. 
  • Alkol ve madde kullanımı, zorbalık, istismar, kendine zarar verme ve intihar düşünceleri direk olarak sorgulanmalıdır. 
  • Akut kendine zarar verme davranışı varsa ilk önce zarar verme davranışına odaklanılmalıdır. 
  • Depresyon değerlendirmesi ve tedavisine paralel olarak; Eşlik eden ruhsal sorunlar, gelişimsel, sosyal ve akademik sorunların değerlendirilmesi yapılmalıdır. Bunlara yönelik gerekli konsültasyonlar yapılmalıdır (öğretmenler, sosyal çalışmacılar, vb.). 
  • Ebeveynlerin kendi ruhsal sorunlarına da değinmek ve gerekli tedavi için yönlendirilmeleri önemlidir. 

 

Depresyona eşlik eden ruhsal sorunlar: 

  • Depresyona başka bir ruhsal sorunun eşlik etme ihtimali çok yüksektir. Bazı çalışmalarda bu oran %60-80 aralığında bulunmuştur. 
  • En sık kaygı bozuklukları depresyona eşlik eder. Küçük çocuklarda en sık ayrılık kaygısı bozukluğu depresyona eşlik eder. Ayrıca yıkıcı davranış bozuklukları, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu, alkol ve madde kullanımı, çiş ve kaka kaçırma sık görülür. 
  • Depresyona eşlik eden ruhsal sorunların da eş zamanlı tanısı ve tedavisi, depresyonun tedavisi için büyük önem taşımaktadır. 

 

TEDAVİ 

Hafif Depresyon: 

  • Çocuk ve ergenlerdeki hafif-orta depresyonlarda psikolojik müdahaleler ilk sıra tedavi olarak düşünülmelidir. 
  • Hafif belirtilerde 1 ay kadar beklenebilir. Sonra destekleyici terapi, grup terapileri, bilişsel davranışçı terapi ya da sadece kişisel danışmanlıkla takip edilebilir. 
  • Eğer psikolojik müdahalelere yanıt yoksa, uygun değilse ya da kolayca ulaşılabilir değilse ilaç tedavisi verilebilir. 

 

Orta Depresyon 

  • En az üç ay süren bilişsel davranışçı terapi, destekleyici terapi, aile terapisi ve psikodinamik psikoterapi gibi psikoterapi çalışması önerilir. 
  • Terapi ile kombine etmeden antidepresan önerilmemelidir. İlaç başlanırsa yan etkileri ve ilaç etkileşimleri ilk bir ayda haftalık olarak değerlendirilmelidir. 
  • Psikolojik tedaviler kabul edilmezse antidepresan ilaç başlanabilir. 

 

Ağır Depresyon 

  • Tedavi ve terapilerin eş zamanlı verilmesi gerekebilir. Bazı olgularda bilişsel işlevler çok olumsuz etkilendiği için ilaç tedavisiyle kısmen fayda sağlandıktan sonra tedaviye terapiler eklenebilir. 
  • Çok ağır depresyonda ve intihar riskinin varlığında yatırılarak tedavi gerekebilir. 

 

PSİKOTERAPİ 

  • Depresif çocuk ve ergenlerin tedavisinde psikoterapi ilk seçilecek yöntemdir. 
  • Geçirilmiş depresif atak sayısı, depresif atakların özellikleri, çocuğun yaşı, aile içi çatışmanın varlığı ve derecesi, çocuğun bilişsel özellikleri ve eşlik eden ruhsal bozukluk tanılarına göre psikoterapi türünü belirlemek gerekir. 
  • Çocuğun duygusal ve zihinsel gelişimine göre oyun terapisi, bireysel terapi, grup terapisi ve aile terapisi uygulanabilir. 
  • Küçük çocuklarda oyun terapisi, daha büyük çocuk ve ergenlerde bilişsel davranışçı terapi ve grup terapisi daha fazla tercih edilen yöntemlerdir. 

 

 

ETİKETLER:
  • DOÇ. DR. MUHAMMED AYAZ
  • 2 Şubat 2018
  • 11116 Okunma