Travma bireyin zihinsel, ruhsal yaşamını etkileyen, günlük yaşamında olumsuz sonuçlar doğuran her türlü olay olarak tanımlanabilir. Travmayı olağan olumsuz yaşantılardan ayıran, kişinin yaşamına ya da beden bütünlüğüne yönelik tehdit, şiddet ya da ölümle karşı karşıya kalmasıdır.
Travmatik yaşantılar;
- Deprem, sel gibi doğal afetler
- Savaşlar
- Cinsel ya da fiziksel saldırıya uğrama, çocuklukta yaşanan istismar ve ihmaller, işkence görme, zorla kaçırılma
- Trafik kazaları
- Yaşamı tehdit eden bir hastalığın tanısının konması
- Ölü bir vücudu ya da vücut parçasını görme
- Küçük yaşlardaki çocuklarda ebeveynlerinden birinin ya da bakım veren kişinin başına örseleyici olay geldiğini öğrenme
Travmalardan sonra çocuk ve ergenlerde nasıl belirtiler ortaya çıkar?
- Travmadan sonra olaya ilişkin yineleyici ve istemeden gelen anılar kişinin zihnini rahatsız edebilir. Küçük yaşlardaki çocuklarda ise bu anılar genellikle yineleyici ve çocuğu rahatsız eden oyunlar şeklinde ortaya çıkabilir. Yaşanan olayla ilişkili sıkıntı veren rüyalar görülebilir. Küçük çocuklarda ise bu rüyalar içeriği belirsiz korkutucu rüyalardır. Travmaya maruz kalan çocuk ya da ergen olay tekrar tekrar oluyormuş gibi hissedebilir. Olayı çağrıştıran ya da hatırlatan durumlar ya da düşünceler ortaya çıktığında yoğun bir ruhsal sıkıntı yaşanabilir.
- Travmatik olaydan sonra kişi olayı hatırlatan yerler, durumlar ya da kişilerden kaçınır. Aynı zamanda olayla ilgili kendi düşünceleri ve duygularını da hatırlamak istemeyebilir. Çocuklar travmatik olay hakkında direkt olarak konuşmayı reddedebilirler. Ciddi kaçınma ve duyarsızlaşma belirtileri çocuğun diğer belirtilerini de maskeleyebilir ve travmadan etkilenmediği gibi bir izlenim yaratabilir.
- Travmatik olaydan sonra olayın tamamını ya da önemli bir kısmı hatırlanmayabilir.
- Kendisi, başkaları ya da dünya ile ilgili olarak, sürekli ve abartılı olumsuz düşünceler ya da inanışlar ortaya çıkabilir. Örn; “Ben kötü biriyim”,‘’Hayatta kimseye güvenilmez.’’ ‘’Dünya tehlikeli bir yer.’’ “Hiçbir şey düzelmeyecek”
- Korku, dehşet, öfke ya da utanç gibi olumsuz duygulardan kurtulamazlar. Benzer şekilde mutluluk ve sevgi gibi olumlu duyguları da yeterince yaşayamazlar. Daha önce ilgi gösterdikleri ya da keyif aldıkları etkinliklerden zevk alamazlar. Çocuklar ve ergenler yaşanan olayla ilgili kendilerini suçlayabilir. Olayı önleyebilecekleri ile ilgili yanlış inanışları olabilir. Çevreye ve diğer insanlara yabancılaşmış gibi hissedebilirler. Çevresindekilerin gerçekdışı olduğunu hissedebilirler.
- Her an olumsuz yeni bir şey olacakmış gibi tetikte hissederler. Hafif seslerde bile irkilebilirler. Dikkat ve konsantrasyon sorunları yaşayabilirler. Uykuya dalmakta ve uykuyu sürdürmekte zorlanabilirler. Daha sinirli, gergin olurlar ve bu nedenle sık sık öfke patlamaları görülebilir. Kendine zarar verme davranışları görülebilir.
- Bazı olgularda olaydan hemen sonra herhangi bir ruhsal belirti görülmezken uzun zaman sonra belirtiler ortaya çıkabilir.
- Özellikle yaş küçüldükçe travmatik olaydan sonra bedensel belirtiler ortaya çıkabilir. Tekrarlayan şekilde travmaya uğrayan çocuklar; çerpıntı, kaygı düzeyinde artış, aşırı hareketlilik ve dürtüsel davranışlar gibi kronik stres ve kaçınma ile ilişkili belirti ve bulgular da gösterebilir.
- İntihar düşüncesi ve girişimi, fiziksel sorunlar, kendine zarar verme ve akademik sorunlar sık görülür.
Travmalardan sonra sadece bir ruhsal bozukluk ortaya çıkmaz.
- Travma Sonrası Stres Bozukluğu çocuk ve ergenlerde travmalardan sonra en sık ortaya çıkan ruhsal bozukluktur. Ancak travmalar kişinin yatkın olduğu tüm ruhsal sorunları tetikleyebilir ya da ortaya çıkarabilir. Çocuk ve ergenlerde travmalardan sonra TSSB dışında en fazla depresyon ve davranış bozuklukları ortaya çıkar. Ayrıca beden sağlığının bozulması ya da fiziksel bir sorun olmadan bedensel belirtilerin ortaya çıkması, gelişimsel becerilerin gerilemesi, kaygı bozuklukları, çiş ve kaka kaçırma, karşı gelme bozukluğu, kendine zarar verme, intihar düşünceleri ve davranışları ve akademik sorunlar sıklıkla ortaya çıkar.
Çocuk ve ergenlerde ruhsal belirti ortaya çıkmasına katkı sağlayan travma ile ilişkili olmayan faktörler de vardır. Bu faktörler;
- Kız cinsiyette olma
- Küçük yaşta olma
- Çocuğun bağlanma özellikleri
- Savunma düzenekleri
- Sosyal destek sisteminin özellikleri
- Ebeveynlerin travmaya gösterdikleri tepkiler
- Ebeveynlerde yaşanan travmaya bağlı gelişen ruhsal sorun varlığı
- Aile fonksiyonlarında bozulma ve psikiyatrik eş tanısının olması
Travmalardan sonra uygulanan tedavi ve terapilerin bazı ortak hedefleri vardır.
- Travmatik bir olay varsa her zaman ilk hedef travmanın sonlandırılması olmalıdır. Travma sonlandırılıp çocuk güvenli bir ortamda tutulmadığı zaman herhangi bir terapi tekniği fayda sağlamaz.
- Gerçek dışı korkuları yok ederek aile ve arkadaşlarla olan ilişkileri normalleştirmek
- Travmayı hatırlatan yerden ve kişilerden kaçınmadan travma öncesi işlevselliğe döndürmek
- Kontrol kaybı yaşamadan duygularını paylaşmak
- Travmanın kişinin yaşamındaki olumsuz etkilerini azaltıp, travma öncesi işlevselliğe dönmesini sağlamak
- Olumsuz duygulanım olmadan travmatik yaşantıyı hatırlayabilmek
- İşe yarar baş etme becerileri geliştirmesini sağlamak
İlaç tedavileri
- Çocuk ve ergenlerde Travma Sonrası Stres Bozukluğu’nda ilaç tedavilerinin etkinliği ile ilgili bilgiler kısıtlıdır. Ancak travmadan sonra terapilerle birlikte akut dönemde rahatlatıcı ve sakinleştirici ilaçlar, uzun dönemde de antidepresanlar sıklıkla kullanılır.
Terapiler
- Oyun terapisi, resim çizdirme ve öykü anlatma terapide faydalıdır.
- Grup terapisi çarpıtmaların ve korkuların düzelmesinde faydalıdır. Benzer travmaya uğrayanlardan oluşturulan gruplarda daha etkindir.
- Aileyi destekleme ve aile terapisi gerekebilir.
- EMDR göz hareketleriyle duyarsızlaştırma ve travmatik bilginin yeniden işlenmesi yoluyla travmalardan sonra ortaya çıkan ruhsal bozuklukların tedavisinde kullanılmaktadır.
- Travma Odaklı Bilişsel Davranışçı Terapi çocuk ve ergenlerde travmalardan sonra ortaya çıkan ruhsal sorunların tedavisinde en sık uygulanan ve en etkili bulunan yöntemdir.
ETİKETLER:
- DOÇ. DR. MUHAMMED AYAZ
- 4811 Okunma